MAKRO GERÇEKLER – MANEVİ BOYUT - I


11 NİSAN 2012  tarihinde HaberBorsa Deneme Tahtası başlığı altında yayımlanmıştır... 



Daha önceki yazılarda kapital sistemin aktörleri, tarihsel gelişimi ve stratejileri ile ilgili en kapsamlı genel çerçeveyi çizdiğimiz yazı zaten sayfaları sürekli paylaştığımız arkadaşların malumu.
Bu yazıyı ilk kez okuyacak arkadaşlar fikir sahibi olmak adına zaman ayırıp bu linkten okuyabilirler.

Öncelikle geçmiş yazılarda fazla değinmediğimiz konulara eğilelim.
Bu hanedanın firavun soyundan geldiğini ifade etmiştik daha önceki yazılarda. Daha ileriki yıllarda İslamiyet ve Osmanlı varlığının hanedanlık üzerine tehditleriyle Bavyera bölgesine yani bugünki Avusturya-Almanya bölgesine yerleşmiş, bu coğrafyada kilisenin gücünü çeşitli entrikalarla finanse edip kullanarak haçlı seferleriyle özellikle Kudüs bölgesine hakimiyet kurma emellerini sürdürmüşlerdir (ayrıntılar yukarıdaki linkte anlatılmıştı detaya burda girmeyelim). Kudüs bölgesinin ayrı bir hikayesi var ve bu noktada bazı detayları paylaşmak gerekecek.
Firavunların döneminde halen mimarisi çözülemeyen sırları barındıran yapılardır piramitler malumunuz. Bu mimarinin çeşitli kaynaklarda ve araştırmalarda farklı hikayeleri anlatılır. Fakat bazı ortak noktalarda hep Kabala denen kitaptan bahsedilir. Kabala sembolik bir alfabesi olan ve herkesin okuyamadığı bir çeşit büyü kitabıdır. O dönemde firavunların büyücülerinin hakim olduğu bir kitap. Büyünün varlığını islam dini de kabul etmiş ve lanetlemiştir malumunuz. Piramitlerin sırları, bazı doğa üstü olaylarının sırlarının da bu kitapta büyü kapsamında bulunduğu kabul edilir ve bu doğa üstü yapıların ve olayların kabalada anlatılan yöntemlerle cinlerin kontrol altına alınması ve onlarla kurulan irtibatlar sayesinde geliştirildiği anlatılır. (İşin bu kısmı bizi aslında ilgilendirmiyor fakat bazı bağlantıları kurmak adına değinmek gerektiğini düşündüm)
O dönemlerde büyücülük ve firavunun kendini ilah gibi görmesinin ardından Hz Musa devrinde yaşananları herkes zaten biliyordur. Hz. Musa'ya bir mucize bahşedilir ve denizin ortasında Firavun helak edilir. 
Bu hikayeden varmak istediğimiz nokta şu; geçtiğimiz gün bazı simge ve sembollerden bahsetmiştik. Özellikle piramit ve üzerindeki tekgöz sembolünden. Bu semboller kabaladan ve firavun geleneğinden gelmektedir. Bu sembollerin Amerikan parasının üstünde ne işi var? sorusunu zaten geçtiğimiz günlerde açıkladık. Parayı basan Amerikanın kendi federal sistemi değil, Rothschild hanedanı olduğuna göre sembollerinde onları işaret etmesi gayet normal değil mi? Kabala sembollerden oluşan bir kitap olduğu için bu inanca sahip toplumlar sembollerle iletişime ayrı bir önem verirler ve pek çok noktada sadece kendilerinin anlayabileceği sembolleri kullanmaya özen gösterirler. (sözde uzaylılar tarafından bir gecede dünyanın çeşitli bölgelerinde tarlalara çizilen sembolleri de bir incelemenizi tavsiye ederim, bakın bakalım kabaladaki ünlü sembollere benziyor mu benzemiyor mu? Gerekirse o da başka bir yazının konusu olabilir.)
Günümüzde bu semboller ve bu sembollerin kullanıldığı akımları görüyoruz. Bunlar pek çok kaynakta masonik semboller olarak anılır. Fakat işin aslında kabalaya dayanan bir tür alfabedir. Masonluk, İlimunati ve Firavun hanedanı bu noktada karıştırılıyor.
Mason kelimesi "duvar ustalığı" anlamındadır. Piramitlerin mimarisindeki ustalığı ifade eden bir kökenden gelir ve o tarihi o döneme uzanan bir örgütlenmedir.
İlimünati nin kurucuları da yaklaşık o çağlarda tapınak şovalyelerinden gelir ve bu tapınak şovalyelerinin de hedefinde Kabala ya ulaşmak vardır. Bunların inançları şirk ve şeytana hizmet üzerinedir.
Bunları neden anlattık. Bazı şeylerin birbirine girmemesi için. Günümüzde ilimünati ve masonluk üzerinden belli propagandalar yapıp çağdaşlık, aydınlanma, kardeşlik gibi söylemlerle yeni bir cemaat sistemi oluşturulmaya çalışıyorlar, (özellikle de bu cemaat, üyelerini topluma hitap eden ve sevilen kişilerden genel olarak pop kültürünün önde gelen isimlerinden seçiyorlar ve toplumu, özellikle genç kuşağı bu starlarla sözde çağdaşlık modasına özendiriyorlar, bu seçilen kişilerin önü açılıyor, medya aracılığıyla olsun, finansal olarak olsun, uluslararası başarılar olsun her türlü destek veriliyor ki herkes onun yolunda gitsin özensin ona ulaşmak istesin, onun cemaatine gelsin vs. vs .vs ). Tüm dinlerin ortak olduğu karma bir din olarak lanse edilen (dinler arası diyalog söylemi de buradan türetilmiştir dikkatinize!!!) fakat aslında dinlerin dejenere edildiği içi boşaltılmış ve tamamen şeytani bir kurgu üzerine yerleştirilmiş adına da 
"NewAge" dedikleri yeni bir dini yapılanma oluşturulmaya çalışılıyor (Bu da ilerideki hedeflenen robotlaşmış toplum sisteminin bir parçası olarak işlenmeye devam ediyor). Bu yapılanmanın hedeflerinde Blue Beam Project (bu da bir ev ödevi olabilir) denen bir yeni dünya düzeni oluşturmak var. İnsanların sözde huzur saadet içinde yaşadığı, herşeyi makinaların yaptığı,sözde dünyanın savaşlardan uzak bir cennete dönüştüğü bir proje. (Tabi ki bu cennete girebilmek için önce onların dininin bir parçası olmanız gerek, onların cemaatine katılmak için gerekli koşulları sağlamanız gerek, onlar gibi aydınlanmış olmanız gerek. Aydınlanmanın şartıda önce eskileri reddedeceksin, sözde çağdaş olacaksın, senin gibi düşünmeyenleri senin gibi inanmayanları dışlayacak, gerici yobaz olarak görecek ve lanse edeceksin.)
Tabi ki bu söylemler genel itibariyle hanedanlığın varlığını gizlemek ve bütün olayları bu örgütlenmelerin üzerine atmak üzere kurulmuş bir tezgahtır. Genel olarak nihayetinde bu sistemler yine hanedana hizmet etmektedir fakat özellikle internet medyasına baktığınızda herşeyi masonlar planlamış ve yapmıştır, herşeyin altında ilimunati vardır ve onlar dünyayı yönetiyordur. Hayır bunlar sadece bir maske ve hanedanın çıkarına çalışan maşa kıvamındaki oluşumlardan öte şeyler değildir. Sapla samanı birbirine karıştırmadan farkında olalım bunlardan.
Bütün bu oluşumlar hanedanlığın en üst yapılanması olan CFR nin kontrolünde dezenformasyon oluşturan ve hanedanlığın varlığını kamufle eden alt yapılanmalardır. Bu zionistlerin din ile bir bağı yoktur, onların dini imanı sadece paradır. Onlar parayı basar, (tarih boyunca en büyük stratejleri ülkelerin para basma yetkilerini ele geçirmek yönünde olmuştur zaten) parayı yönetir, bol parayı harcamaya alıştırır, herkesi borçlandırır, en olmadık zamanda parayı sistemden çeker, parayla insanları esir eder.
Nasıl borçlandırıyorlar herkes farkında öyle değil mi? Daha önce de yazılarımızda değinmiştik. Önce havadan oluşturulmuş dolarlar dünyaya dağıtılıyor, bol paralar kredi olarak, kredi kartı olarak insanlara ve hatta devletlere (kendi kuruluşları olan IMF, Dünya Bankaları aracılığıyla) sunuluyor, önce kendi şirketlerinin ürettiklerini size satıyorlar, bu aşamada borsalarla, varantlarla, kağıt üzerindeki emtia kontratlarıyla balonu şişiriyorlar, en olmadık anda balonu patlatıp parayı sistemden çekiyorlar ve siz borçlarınızla başbaşa kalıyorsunuz. Sonra kredi kartınızın faizini ödemek için, kredinizin faizini ödemek için kendi varlıklarınızı, hisse senetlerinizi, arabanızı, evinizi değerinin altında fiyatlara satmak zorunda kalıyorsunuz. Bunlar da tükenmişse kapital sistemin gönüllü esiri oluveriyorsunuz. Dünya krizlerinin mantığı sadece budur. Gün geçtikçe karın tokluğuna çalışan bir insan ırkına her krizde daha çok yaklaşıyoruz.
Konu hazır buraya gelmişken faiz sistemine değinmeden geçmeyelim. Sistemi basit olarak kurgulayalım ki anlamak kolay olsun. Bu sistemde sadece 2 kişi olsun. Birinde 10 lira para olsun, diğeri ise çulsuz. Bir iş için parayı diğerinden ödünç istesin ama paranın sahibi de karşılığında 2 lira alırım bana 12 lira verirsin desin. Siz normal şartta olmayan parayı ben nereden bulayım da vereyim demez misiniz? İşte faiz sisteminin şeytanlığı da burada yatmakta. O faiz için talep edilen para geniş çapta baktığınızda zaten dünya kapital sisteminde hiçbir zaman olmadı. Siz o 2 lirayı ödemek için ya başka bir varlığınızı verirsiniz ya da kendinizi o kişiye esir edersiniz. Bilmem basitleştirerek anlatabildik mi? Neden ilahi olarak bu düzen yasaklanmış aslında böyle çok daha net anlaşılıyor öyle değil mi?

Bu stratejilerin yanında insanlığı teknolojinin kolaylığına alıştırıp düşünmekten öğrenmekten uzaklaştırmak, insanları önüne konana inanmaya kanalize etmek ve üretmeyi unutturup tüketmeye kanalize etmek, kısacası robotlaşmaya yönelen bir toplum oluşturmak var hedeflerinde ve bu hedefe günbegün yaklaşıyorlar. Bunun için en büyük engellerden biri de din faktörü. İşte bu din faktörünü de New Age akımlarıyla, İlimünati cemaatleriyle çözme ve dağıtma hedefindeler. Yeni adım olarak yakın zamanda din temelli adımlar görüyor olacağız artık. Hatta başladılar bile. Son 1-2 yıldır pek çok mecrada neyin propagandası yapılıyor? Maya takvimine göre 12.12.2012 tarihinde kıyamet kopacakmış. Bu ve benzeri söylemler bilinçli olarak empoze edilmektedir. Bu sadece şu anda aklıma gelen basit bir örneği fakat din temelli propaganda ekseni gün geçtikçe daha da artacağını göreceğiz ileriki süreçte. İşte bu gibi tarihlerde 11 Eylülde yaptıklarından daha büyüklerini HAARP ile gündeme getirme eğiliminde gösteriler görebiliriz. (uygun bir zamanda yeri gelirse 9/11 sayısının simgesel gerçeğini de kaleme almaya çalışırız. Pekçok önemli olayı kesişim noktasıdır 9/11 yani 11 Eylül gibi. Dileyen için bir araştırma konusu olabilir.)
Bunları nasıl yapıyorlar? Medaynın gücüyle, İnternetin gücüyle, Hollywoodun gücüyle. İnsanlar ve özellikle yeni nesil gençlik bilgisayara esir ediliyor her geçen gün. Herşey önlerinde hazır, öğrenmeden hazıra konuyorlar. Okuldaki bir ödevi bile internetten hazır yapılmış ödevin çıktısını alarak okula götürmüyorlar mı? Bu gençlik nasıl öğrenecek? Herşeyi google a bıraktıktan sonra beynini nasıl kullanacak? Herşey bilgisayara endeksliyse bu demektir ki şimdilerde gözümüze gözlük olarak takılmaya başlanacak olan bilgisayar, ileride derimizin altına çip olarak takılmak istendiğinde gönüllü olacağız. Çünkü herşey orda var, bizim yerimize o buluyor, o yazıyor, o çiziyor, o görüyor. Peki biz ne yapıyoruz? sadece onu taşıyor olacağız. Yani bir robot.

Şimdi bütün bu anlatılanların ardından tekrar dönelim simgeler konusuna (ve manevi boyuta). En meşhuru neydi? Horus, yani herşeyi gören tek göz. Bu simge heryerde göz önünde, ki ABD parasında bile olduğuna göre yokmudur bir hikmeti bu pencereden bakıldığında?
Kutsal kitapta ve hadislerde Deccalden bahseder. Deccal, âhir zamanda kıyamete yakın yeryüzüne hakim olmaya çalışan ve kendini mesih ilan edecek olan bir varlık olarak anlatılır inananlar için. Ve ahir zamanda pek çok inananı, cemaati olacağı dini kaynaklarda bildirilmiş. Peki deccalin özelliklerinden bahsedilirken en önemli özelliği ne desek? Tüm kaynaklarda tek gözlü olduğu ifade edilir öncelikle öyle değil mi?
Peki size bir soru, hanedanın en büyük simgesi horus ise bu deccalin bir simgesi olabilir mi? Bu konuda kesin bir yargı içinde değilim, sadece kafamdaki bir soru işaretini sizlerle paylaşmak için soruyorum bunu. Bir de geçtiğimiz gün şans eseri bizim ünlü matematik profesörümüz  Ömer Çelakıl gözümüze birşey soktu. Tesadüf mü dersiniz bilmem ama 1 doların üstündeki piramitin altında Roma rakamlarıyla bir tarih yazıyor. ABD nin kuruluş tarihi. MDCCLXXVI 




Resimde kırmızı kutucuğun içini bir okuyun ve siz de bu soruyu kendinize sorun. Sadece bir tesadüf mü? Yoksa manidar mı? Ben emin değilim ama kafamda soru işaretleri var. Yoksa herşey 1400 yıl önce hadislerde insanlığın geleceğiyle ilgili nakledilen hadislerin günümüzde tecellisinin işaretleri mi?



Dünyayı himayesine almaya çalışan azınlık bir grup olduğu aşikar. Bu dünyadaki adaletsizlikten de belli değil mi? 7 milyar insanın büyük çoğunluğu sadece karın tokluğuna çalışırken, büyük bir kısmı açlık ve sefalet içinde kıvranırken sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek insanlar dünyanın tüm varlıklarının sahibi olabilmiş ve kendi çıkarlarına bir sistem dizaynına itina ile devam ediyorlar. Pek çok kaynakta Rothchild hanedanının dünya varlıklarının %50sinden fazlasına sahip oldukları ifade ediliyor. Ben bir insan olarak düşünüyorum nasıl bir insanın bu kadar açgözlü olabileceğine aklım almıyor. Bu konulara eğildiğim zamandan beri her yeni edindiğim bilgide bu şaşkınlığım gün geçtikçe daha da arttı. Fakat yakın bir zamanda kendimce beni tatmin eden bir cevap buldum. 

Bakara 96 --- "Andolsun, sen onları (Yahudileri) insanlardan, (hattâ) müşrik olanlardan ziyâde hayata düşkün bulacaksın. Onlardan her biri arzuu eder ki (kendisine) bin yıl ömür verilsin. Halbuki onun çok yaşatılması kendisini azâbdan uzaklaşdırıcı değildir. Allah, onlar ne işlerlerse, hakkıyle görücüdür."

Yaradan kendisi bu Firavun soyunun nasıl bir şeytani ruha sahip olduğunu bildirmiş. Zamanında helak etmiş ama soyu halen dünyayı kirletmeye devam ediyor. Özellikle Bakara suresinde İsrailoğulları ile ilgili dehşet verici ifadeler var. Daha önce de okumuştum ama bu konulara hakim olmaya başladığımdan bu yana bazı nakledilenleri daha manidar ve anlamlı olarak algılayabiliyorum. Geçmişten hadiseler olduğu gibi gelecekten ipuçlarını da sunmuş bize Yaradan. Bakmasını görmesini aklımızı kullanmasını bilmek mesele. 
Bir arkadaşımız gelecek nesile acıyorum, çaresizler demişti bir yorumunda. Biraz Acun formatında olacak ama çare SİZ siniz. İnsan bilmediğinden görmediğinden korkar. Farkında olduğu şeylerde ise aklını kullandığı sürece hep galip gelir. Allah akıl vermiş düşünelim okuyalım öğrenelim. Boşuna bize "OKU" diye emretmemiştir öyle değil mi?
Google a sor dememiş, "Oku" demiş 
Anlayana....
Kalın sağlıcakla....

4 yorum:

  1. çok doğru, tebrikler

    YanıtlaSil
  2. ?
    bunlara karşı ne yapmalı nasıl yapmalı kiminle yapmalı bunlara karşı nasıl birlik olunacak?

    YanıtlaSil
  3. Bireysel olarak bu düzenin tuzaklarından mümkün olduğunca uzak durmak ve borçlu olmamak önemli. Milli bütünlük içinde bu ülke geneli için de bağımlılıkları azaltacaktır. Ülke politikaları olarak da ekonomik bağımlılığı azaltacak milli proje ve ekonomik kalkınma hamleleri geliştirilmeli. Ekonomik özgürlüğü olmayan ülkeler bu küresel dizaynda daima köledir. IMF in ülke gündeminden çıkarılmış olması önemli bir adımdı bu kapsamda. Milli bir ekonomik kalkınma ile küresel bankerlerin kıskacından kurtulacak olgunlupa ve büyüklüğe ulaşmak öncelikli amaç olmalı. Ardından kendi kendimize yetecek bir güç ile çevre coğrafyalarla sözü dinlenir bir güç olunabilirse işte o zaman küreselcilerin en büyük kozu olan rezerv parabirimi doları oyununu bozabilecek hamleler sözkonusu olabilir. Bu sisteminb temel direği dolardır ve tüm ülkeler doları ticaret parası olarak kullanmaz örneğin altın ile veya karşılıklı swap anlaşmaları ile bir ticarete başlarsa küresel para hanedanının düzeni kökünden çökecektir. Dolayısıyla dünya kendi yönlendirdikleri kriz tuzaklarından kurtulabilir. Tabiki bunun bir de kültürel ve dînî tarafı var onlar ayrı stratejiler gerektirir. Ama kurdukları para düzeni ile dünyayı yönlendirdikleri gerçeği öncelikli çözümlenmesi gereken noktadır.

    YanıtlaSil
  4. O tarih ABD nin bağımsızlığını kazandığı tarihi değil siyonitlerin kurmuş olduğu MÜRŞÍTLER LOCASININ kuruluş tarihini gösterir

    Mürşitler locası,1 Mayıs 1776'da(Adam Weisshavst tarafından) kuruldu

    YanıtlaSil

Yorumlar için adres burası...