21 Aralık 2013 Cumartesi

Yine yeni yeniden Finansal Harp - Halk Bank





Türkiye gündemi Gezi olaylarının ardından son günlerde bir kez daha siyasi çalkantılarla sarsılmış durumda. Gündeme o kadar çok garnitür konu servis edildi ki esas arkaplanda küresel dizaynın çıkarlarına yönelik amaçlanan konu perdelendi. Ülke gündeminde medya cemaat, yolsuzluk, ayakkabı kutusu, parasayma makinası manşetlerini konuşurken ülke stratejisi olarak küresel dizayn içinde oluşturulmaya çalışılan hamlelerin önü kesilmiş durumda.




Öncelikle gündemdeki konularda bir yolsuzluk sözkonusuysa mutlaka gerekli inceleme yapılmalı ve gerekli cezalar verilmeli, yetimin hakkının yenmesine izin verilmemeli. Fakat yargısız infaz yapılarak ülkenin gündeminde oluşturulan kaosa da izin verilmemeli. Görüldüğü gibi her oluşturulan kaosda ülke insanı finansal bir harbe yenik düşüyor. Faizler yükseliyor, dolar bukadar karşılıksız basılmasına rağmen ülkemizdeki her karışıklıkta alıp başını uçuyor, borçluların borcu katlanıyor, benzine mozota zam üstüne zam geliyor, ülke insanının birikimleri eriyor, ülkenin itibarı sırf siyasi çıkarlar uğruna yerlebir ediliyor. İşte bu kaos ortamları da planlı olarak oluşturuluyor. Gezi olaylarında darbe yiyen yine halkın tâ kendisiydi şimdi yine yeni senaryolarla olan yine halka oluyor. Bu operasyonların her biri finansal harptir.

Gelelim konunun esas odak noktasına. Daha önce konunun can damarına Kürsel Soyguncular başlığı altındaki yazımızda değinmiştik. Para hanedanı tarafından oluşturulan dolar hakimiyetinde dünya düzeninin sürebilmesinin en önemli kriteri dünya ticaretinin dolar üzerinden yapılması, bunu delmeye yönelik girişimlere de ABD jandarması güdümünde bertaraf etmesiden geçiyor. İşte bu sebeple bu sisteme uymayan ülkeler ve girişimler cezalandırılıyor ve ambargo uygulanıyor. Bu anlamda detaylar için Küresel Soyguncular yazımızdaki detayları birkez daha okunmasını tavsiye ederim. Aylar önce bu yazı içinde özellikle altın ticaretinin yaygınlaşması, dünyadaki varlıkların ticaretinin tıpkı tarihin ilk zamanlarındaki gibi altın üzerinden yapılması dünya üzerindeki dolar hanedanının varlığını bitirir demiştik. İşte bunun korkusuyla bu gibi girişimler, organize şekilde bertaraf ediliyor ABD adı altında malum hanedan tarafından ki kurdukları tekel sömürü sistemi çökmesin. 

Bölgemizde de İran'a uygulanan ekonomik ambargo nedeniyle İran dış dünya ile bir ticaret yapamaz konumda malum. Hâl böyle olunca ürettikleri petrol ve doğalgazı direkt olarak satamadıklarından veya para olarak bir getiri sağlayamadıklarından, dolaylı yollar ile bu ambargoyu aşma arayışındalar. Bu noktada da Türkiye ile örtülü anlaşmalar yapılması iki ülkenin de çıkarına bir durum. Çünkü Türkiye, İran için Akdenize ve Avrupa'ya açılan bir ticaret kapısı. Bu açıdan iki ülke arasında çeşitli stratejik yakınlaşmalar sözkonusu ve bundan da en başta İsrail ve ABD rahatsız. Türkiye'nin bu kaynaklardan yararlanmasını bölgede güçlenmesini ve İran'a da kaynak akmasını istemiyorlar. Bu yüzden son yıllarda altın ve mal karşılığında yapılmaya başlanan ticareti geçtiğimiz Şubat ayında yeni bir ambargoyla engellediler. Buna yönelik takip ve raporları ABD tarafında yıllardır David S. Cohen yapıyordu. Cohen, İsrail kökenli bir şahıs ve Yahudi lobisinin üyesi bir ajandır.


Şubat ayında uygulanan altın amborgosu ve Türkiye'nin İran'dan petrol alımının yasaklanması raporunu da bu şahıs yazmıştı. Bu raporlarda sık sık Halkbankasının bölgedeki ticarete aracılık ettiğini, bu bankanın incelenmesi ve bu ticaretten men edilmesi gerektiğini aylar öncesinden raporlarına yazmış kişidir. Bakınız şimdi Türkiye gündemini değiştiren Halkbank operasyonunun hemen üçüncü günü Türkiye'ye damladı.


Bu raporlar ve ilgili şahsın adımları takip edilirse bu operasyonun nasıl aylar önce organize edildiği ve tam da şu döneme denk getirildiği gözönüne alındığında operasyonun sadece iç kaynaklı olmadığı, tesadüf olmadığı dikkatlerden kaçmayacaktır.

Gündemdeki bu operasyonda bu dışkaynaklı operasyonu perdeleyecek pek çok konu bir anda servis edildi. çeşitli dinleme kayıtları, yine seks kasetleri, cemaat zıtlaşması, bakan çocuklarının marifetleri, ayakkabı kutularında saklanan paralar vb gibi birçok gündemi kirletecek, kafaları karıştıracak, olayın arkaplanını perdeleyecek konular medyaya servis edildi. Hepsinin bir anda bu kadar tesadüfi bir şekilde sunulması mümkün mü? Bu operasyonun zamanlaması öyle bir anda yapıldı ki hem yerel seçimler öncesi içeride küresel aktörlerin çıkarlarına hizaya getirme anlamı yüklü, hem tüm cepheleri birbirine düşürme hem de bölgedeki enerji politikalarını kendi lehlerine çevirecek bir darbe vurma peşindeydiler ve şu aşamada bu operasyon sayesinde yine ülkede yeni bir finansal harbi başlattılar. Görüldüğü üzere faiz çift hanelere yaklaştı, dolara yeni rekorlar kırdırdılar, ödemeler dengesini bozdular, enflasyon hedefi olumsuz etkilendi olan yine halkın cebine oldu.

Şimdi şu zamanlama konusuna biraz daha detaylı olarak değinelim. Son dönemde petrol havzaları ile siyasi bir yakınlaşma sözkonusu malum. Sonuç olarak ülkelerin ayakta kalabilmesi için üretmeye, üretmek için de enerjiye ihtiyaç var. Enerji havzalarına bu kadar yakınken çeşitli ambargolar nedeniyle bunun kolaylıklarından mahrum edilmeye çalışılan bir dizayn var Türkiye çevresinde. Bu dizayn tâ Abdülhamid Han zamanından bu yana uygulanmaya çalışılıyor. O dönemde para hanedanının siyonizm adı altında ortaya koyduğu oyunu gören ve buna yönelik tedbir olarak Kerkük ve Filistin havzalarını kendi üzerine tapulandıran Abdülhamid Han, zamanında çeşitli entrikalarla iç destekli siyasi oyunlarla tahttan indirilip bizim olan havzalar, Dünya savaşı döneminde küresel elitler tarafından dizayn edilmiş ve petrol havzalarından arındırılmış bir Anadolu coğrafyası haritası bırakılmış ki petrol havzalarını kendileri dilediklerince işleyebilsinler. Günümüzde de halen bu kavga sürmektedir örtülü olarak. Şimdiye kadar öyle yada böyle bu havzadan uzak tutulan Türkiye bu pastadan pay alma uğraşı içinde. Çeşitli enerji anlaşmaları yapılmakta. Son dönemde Irak'ın kuzeyinde Kerkük bölgesindeki petrol kaynaklarının Akdenize taşınmasına yönelik anlaşmalar imzalandı. Bu anlaşmanın da arka planında Halkbank garantörlüğü vardı. Aynı şekilde İran petrol ve doğalgazı Türkiye üzerinden üçüncü ülkelere taşınacak ve anlaşmalar Türkiye aracılığı ile yapılacak para transferi Halkbank üzerinden yürütülecekti. Bu İsrail'in MaviMarmara geriliminden sonra dilediği özründe anlamını yitirmesine sebep oldu, çünkü İsrail, kıbrıs havzasında çıkardığı doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupaya taşıyacak bir işbirliğinin ilk adımı olarak o özrü diledi ama bu konuda onlarla değil bölgedeki diğer ülkelerle işbirliği yapıldı. İran ile bu anlaşmanın yapılmasına 15gün kala bu Halkbank operasyonu patlak verdi. İşte zamanlama bu konudan manidardı. Eğer bu anlaşma yapılabilseydi ülkenin milli bankasına 150milyar dolar kaynak akacaktı. Bu nedemek? Bu Türkiye'nin yumuşak karnı olarak lanse edilen cari açık probleminin bitmesi demekti. IMF ayak bağından kurtulan Türkiye bu hadikapı da aşıp rahat politikalar yürütecek ekonomik bağımsızlığa bir adım daha yaklaşacaktı. 
Daha önceki yazılarda altını çizdiğimiz bir nokta vardı. Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ülkenin siyasi bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. İşte bu açıdan atılan adımların önü kesilmek isteniyor ki Türkiye'nin siyaseti Atatürk'ün (şaibeli!) ölümünden sonra her daim kontrol edebildikleri gibi kontrol edebilmeye devam etsinler. Aslında bu operasyon dolaylı anlamda Türkiye'nin demokrasisine yapılmış bir operasyondur.

Gelelim küresel elitlerin rahatsız olduğu bir diğer meseleye. Para sistemini kuran ve sistemin idamesini kendi çıkarları doğrultusunda çeşitli krizlerle sürdüren hanedan, kendi silahı ile vurulup sekteye uğramak istemiyor. Bölgemizdeki ambargo uygulanan ve çeşitli iç karışıklıklarla kendi güdümlerine aldıkları ülkelerin para akışları hep bu bankerlerin bankası üzerinden sağlanıyor. Yani üretilen petrolün kasalığını bu bankerler üstleniyor, yani bu ülkelerin parasını kendileri kontrol ediyor. Dolayısıyla diledikleri zaman Esad'a, İran molla rejimine yaptıkları gibi paralarını bloke edebiliyorlar. Veya Arap Emirliklerinin şeyhlerinin milyar dolarlarını dilediklerince yönlendirip şeyhlere peşkeş çekerlen halkları aç bıraktırıyorlar, ya da Kaddafi'nin tüm parasını hiç ettikleri gibi kendi sistemlerinin açıklarını kapatmak adına nakit olarak kullanabiliyorlar. 
Bizim bölgemizde bu kirli düzenin işleyişini değiştirecek bir hamle gelmişti Türkiye'den. Bu kaynakların sahiplerinin ticaretlerine aracılık edilecekti, ticaret Türkiye üzerinden yapılacaktı ve ambargolara karşı dış dünyaya karşı garantör Halkbank olacaktı. Dolayısıyla İran petrolü, Irak petrolü dünyaya küresel bankerlerin komisyonları ve hegamonyası olmadan taşınacaktı. Bölgede ilk kez petrol gelirleri Yahudi lobisinin banka sistemine girmeden işleyecekti bunun adımları atılıyordu. Bir sonraki adım olarak Hindistan bile Türkiye üzerinden Halkbank garantörlüğünde İran petrolünü almak için girişimlere başlamıştı. Lobi, sistemi ben kurdum bu oyunu bozdurmam dercesine bu operasyonla anlaşmaları bertaraf etme atağına kalktı. 
Bakmayın siz İran nükleer yapacaktı dünyayı yok edecekti biz ambargo koyduk yalanlarına. Dünyadaki tüm ambargolar oluşturdukları kirli para sisteminin yaşaması içindir. Bu ambargoyu altın ticareti ile bypass eden sistemi de yasakladılar geçtiğimiz Şubatta yayınladıkları raporla. Fakat bunu da İran dolaylı yoldan Reza Zerrab gibi aracılarla gerçekleştirmeyi kendi seçti. Kişiler üzerinden aracılıkla gerçekleştirilen mal transferleri sistemin engellemelerini aşmak için türetilen tercihlerdi. İşin içinde kişiler varsa ve bu kişiler kendi çıkarları adına da komisyon alıyor veya örtülü olarak zimmetine alıyorsa bu ülkelerin yada yönetimlerin tamamen suçlanmasına gerekçe olabilir mi? Bir kurumda bir kişi yolsuzluk yapıyorsa bu tüm kurumu karalamaya gerekçe olabilir mi? Suçlu olan varsa bu adalet önünde hesap verir cezasını çeker. Fakat ülkemizde bu konu hemen seçimler öncesi siyasi rant olarak ortaya atılabiliyor. Ama arkaplanda olanlar bu gerekçelerle çok rahat perdelenebiliyor. Dolayısıyla sistemin başındaki küresel elitler bir taşlar beş kuş vuruyor, olan yine halka oluyor.

Kalın sağlıcakla....