MAKRO GERÇEKLER – KRİZLERİN PERDE ARKASI


17 NİSAN 2012  tarihinde HaberBorsa Deneme Tahtası başlığı altında yayımlanmıştır...



Daha önceki yazılarda konunun genel çerçevesini çizmiştik, takip edenler zaten hatırlayacaktır. 
Ne demiştik ABD deki 12 FED, Avrupa FED, İMF, Dünya Bankası, pek çok gelişmekte olan ülkelerin en azından belli oranda sahipliği vb. hepsi bu hanedanın kontrolündedir. Bunların başındaki adamlar da bunların adamlarıdır. Bütün politikayı da BİS üzerinden kontrol etmektedirler. Eski IMF başkanı Strauss Kahn'ın başına gelenlerden bahsetmiştik, Mario Draghi den önceki AMB başkanı Trischet in nasıl BİS in başına geçtiğinden de bahsetmiştik. Hepsinin nasıl kuklalar olduğunu geçmiş yazılarda anlatmaya çalıştık hatırlarsınız. ABD yi ABD yapanın bu adamlar olduğunu ABD nin aslında paravan bir devlet olduğunu, ABD nin parasını bu hanedanlığın bastığını ve bu bastığı paranın nasıl karşılıksız hâle çevrildiğini uzun uzadıya anlattık. Neydi en büyük stratejileri? Önce insanları ve ülkeleri bol paraya alıştırıp bol bol borçlandırmak, bu parayla her türlü harcamayı yaptrıp ayrıca kurdukları finans sistemleriyle bu parayı tekrar riskli varlıklara yönlendirip balonu şişirmek ve türev piyasalardan olmayan sanal paralarla oluşturulmuş bu balonu en olmadık zamanda patlatmak üzerine kurulu bir çark dönüyor dünya genelinde. Bu çark da yıllardır basılan karşılıksız paralarla dönüyor. Bu sistemle ABD yi soydular ve borçlandırdılar. Neden? Çünkü daha çok karşılıksız para basmaya ortam hazırlamak için. (Son olarak 2008 de Lehmanı bile kendileri bilerek batırdılar bu ortamı hazırlamak için). Dünya şu anda FED den daha çok para bassın sistem rahatlasın isteminde gönüllü olarak. Aslında dünyanın faydasına bir durum değil bu ama herkes günü kurtarma peşinde olduğu için bunu gönüllü olarak ister konuma sokulduk sistemin esiri olarak hepimiz. Tabi ki bu da onların işine geldiği için boş kağıda yeşil boyayı sürüp veriyorlar dünyaya. Ama vermeden önce ülkeleri yalvartıp kopartabildiklerini kopartıyorlar, çeşitli tavizlere zorluyorlar, yüksek faizden para satıyorlar, ne uğruna? sadece yeşile boyanmış aslında hiçbir değeri olmayan bir kağıt parçası uğruna. Daha önce IMF aracılığıyla bize yaptıkları herkesin malumu, şimdi Yunanistan'a İspanya'ya İtalya'ya yaptıklarını yaşayarak görüyoruz. Bu ülkeler artık geleceklerini adına "kreditörler" dedikleri ama arka planda hanedana satmış durumdalar. Bu ülkeler finansal harbe yenik düştüler ve artık halkları karın tokluğuna çalışacaklar. Hanedansa bu gönüllü oyunda sadece boş kağıt değerindeki doları dünyanın varlıklarını satın alarak, himayesine geçirerek büyümeye devam ediyor. Karşılıksız ve maliyetsiz olarak bastıkları parayı, dünya varlıklarıyla değiştiriyorlar her krizde.

Bu ülkelerin seçilmesindeki en büyük sebep öncelikle Akdeniz havzasını ele geçirmek. İspanya-Portekiz Cebelitarık bölgesindeki stratejik önemden dolayı sıkıştırılmakta, zaten Kuzey Afrika Arap baharının etkisiyle dağıtıldı, Süveyş kanalı Mısır liderinin devrilmesiyle kontrol altında, İsrail o bölgede söz sahibi, ayrıca İsrail üzerinden Yunanistan'daki kriz de kullanılarak Akdeniz ve Kıbrıs havzasındaki doğalgaz rezervine göz koymuş ve gizli anlaşmalar yapılmış durumda. Ne İspanya ne İtalya ne Yunanistan ses çıkartabilecek durumda. Çünkü onlar borçlu, borçlu olan aynı zamanda esareti kabul edendir.

Gelelim AMB nin bastığı paraya, yani Euro. Almanya Fransa ve İngiltere merkez bankalarının sahibi kim? Evet doğru tahmin. Tabiki hanedanlık. Dolayısıyla AMB nin sahibi de onlar. ABD tarafında yeteri kadar bastılar QE1-2 ile şimdi diğer kanattan dengeleme operasyonu sahneleniyor. Neden? Ülkeler borçlu, piyasa borcu çevirmek için dolar talep ediyor, doların değeri yeterince şişirildikten sonra artık AMB üzerinden para basmaya devam edilip parite dengelendi. Şimdi iki kanattan da yeteri kadar para basılıp dünya ekonomisi para değerleri eşitlenme eğiliminde. O yüzden euroyu bol keseden dağıttılar. 

Gelelim Çine. Zaten bu adamlar bu krizlerden elde ettikleri paraları Çin'in bütün kömür madenlerini ele geçirmek için kullanmışlardı, burada ucuz iş gücünü kullanacak firmaları kurmuşlar ve büyütüyorlar. Çindeki bütün kömür madenleri Rothschild a ait. Burada çalışan fabrikalar termik santrallerden sağlanan enerjiyi kullanıyorlar. Çin çalıştıkça madenlerden kazanan zaten bunlar. Ayrıca zamanında HSBC yi de bunlar almıştı. Yani burada da söz sahibi aynı. Çin ürettiğini nereye satacak. Genel olarak Avrupaya. Ürettiğini alacak karşı taraf olmadan Çin nasıl üretim yapabilir ki? Dolayısıyla soyulan ABD ve Avrupaya yardım da dolaylı olarak Çin'den gelecek ki mal satabilsin.
Yani sözün özü önce zamanında ABD yi ABD yapanlar artık ABD yi soyup soğana çevirdikten sonra buradan tokatladıklarını başka mecralara kaydırıyorlar. Bu şu aşamada başta Çin ve bizim bölgemiz. Diğer taraf çökerken onlar bu taraftan sömürüye devam edecekler. Ama sistemi ayakta tutmak için taşeron olarak yine ülkeleri kullanıyorlar ve Çin kendi çıkarı için ister istemez AB ve ABD yi desteklemek zorunda.


….forumland Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hocam teşekkür ederim kafamdaki karmaşanın büyük bir kısmı çözüldü. Özelliklede Çin konusundaki konuda çok iyi aydınlattınız. Yani zaten aklıma yatmayanda Çin kim ki bugün Avrupayla dalga geçebilecek konuma geliyor ama olayda tam sizin anlattığınız yerde kopuyor demek zaten artık bu güçler Çinde baş gösteriyor. 

Ama diğer anlayamadığım Çin bu rezervleri sömürüldüğünü bilemeyecek kadar akılsız bir yönetimime mi sahip? 
Bence hayır ama işte burada o zaman aklıma gelen soru şu Çin neden bunlara izin veriyor Çin'in veya Çinide güdümüne alan güçlerin amaçladığı plan nedir?
Mesela bu bahsettiğiniz rolde Rusya'nın yeri nerede sonuçta ekonomik alanda olmasada askeri alanda büyük bir güç bu hanedanın oyun alanını uzak doğuya kaydırdığını göremiyor mu veya görüyorda Çinle aralarında gizli anlaşma varda bunlara büyük bir oyun mu hazırlıyor?

Biraz saçma sorular sormuş olabilirim Hocam mazur görün lütfen ama bende zamanında ekonomi olmasada ülkeler arası askeri, siyasal ilişkiler ve kirli oyunlar hakkında kendi çapımda araştırmalar yapıp kitaplar okumuştum. Ama özellikle çevremden gelen tepkiler yüzünden bunlarla ilgilenmeye ara vermiştim. Özellikle ekonomi konusunda belki bilirsiniz Yaşar Erdinç'i takip ederdim kendiside bazı noktalara konumu gereği olsa gerek sizin gibi açıklıkla ifade edemesede okurlarını aydınlatmaya çalışırdı. Ama şimdi sadece sizi takip ediyorum bütün bilgilerimi sıfırladım sizin makalelerinizle tekrardan okuyarak ve araştırarak şekillendiriyorum kendimi. Bu yüzden lütfen hatalı sorularımı mazur görün ve beni uyarın. Herşey için teşekkür ederim bize emeğiniz ve hakkınız geçiyor Allah sizden razı olsun ve herşey gönlünüzce olsun.
Saygılarımla.
Uzun bir cevap yazardık ama şimdilik vakit dar. Sadece belli başlıklarda kısa cevaplar vermeye çalışayım.

Çin devlet başkanı olduğunuzu düşünürseniz cevabı bulabilirsiniz. Dünya yapı gereği açık pazar halinde artık, bu pazara ayak uyduramazsanız sizi zaten Kuzey Kore'ye İran'a Venezuella'ya Küba'ya çeviriyorlar. Yani çeşitli bahanelerle ekonomik ambargo uyguluyorlar. Bugün Irak'a yaptıklarını gördünüz, Libya'ya Mısır'a yapılanları gördünüz. Neden? Daha önce de ifade ettik bu ülkelere sözde insan hakları getireceklerini söylediler değil mi? Sözde diktatörleri devirecek insanları kurtaracaklardı. Bu aşamada daha fazla insan ölmedi mi? Nerede insan hakları? Neden yapıldı bunlar? Çünkü bu diktatörlerin ülkeleri aslında banker cehennemi. İstedikleri gibi cirit atamadıkları için önce liderleri devirip ardından giriyorlar ülkelere. Burası anlaşıldı mı? Anlaşıldıysa zaten ip ucunu yakaladığınızda gerisi çorap söküğü gibi gelir.
Ne demiştik? Çin devlet başkanı olsanız. Yönetmek zorunda olduğunuz, istihdam sağlamak zorunda olduğunuz dolayısıyla karınları doyması gereken 1 milyar insan var. Dolayısıyla ister istemez kapıları sermayeye açıyorsunuz. Dünyaya kapıları kapattığınız eğer kendi doğal kaynaklarınız yoksa sizi daha büyük buhrana sokuyor. Çin'in genel durumu bu çerçevededir. 
Rusya bu açıdan daha farklı kapsamda, çünkü kendi doğal kaynakları var, ABD ye direkt olarak bağımlı bir politika gütme zorunluluğu da yok daha önceki yapılanmadan gelen güçleri gereği. Fakat onlarda sermayeye muhtaç bir anlamda. Onlarda gelişmek istiyorlar sadece doğal kaynak satarak nereye kadar ayakta tutabilirler ülkeyi? Bu nedenle bu ülkeye de sermaye çeşitli yollardan giriyor. Örmeğin hanedanın en büyük şirketlerinden biri Exxon Mobile Rus doğalgaz ve petrol kaynakları ile ilgili devasal büyük bir anlaşmaya imza attı geçtiğimiz yıl. Hanedanlık dünya kaynaklarının tekelleşmesini sağlamak için Rusya ile öyle yada böyle anlaşmak zorunda. Yoksa tekel olmadan ellerindeki kaynaklarını istedikleri gibi pazarlama opsiyonları olmaz. Bu nedenle Rusyanın sözü dünya genelinde geçer.
Tabi ki Rusya da Çin de olayların farkında. Suriye'ye müdahale konusunda AB İnsan hakları Güvenlik Konseyinde veto eden 2 ülke. Ve bu veto sebebiyle Suriye'ye halen müdahale edemedi AB. Onlarda farkındalar Suriye üzerinden bir üs elde ederse çıkarlarının kaybolacağını. O nedenle Suriye yanlısı bir politika izliyorlar. Dolayısyla İran'ı destekliyorlar. Çin'in en büyük petrol ithalatı İran üzerinden geldiği için bu bölgede cephe kaybetmemek adına onlar da söz sahibi olmaya çalışıyorlar. Bu aşamada bizim açımızdan da önemli durumlar var ülke olarak. Fakat şu aşamada bu oyunda Suriye konusunda stratejik bir yanlış içindeyiz. Suriye konusu bizi direkt ilgilendiriyor ve buradaki olumsuzluk ilk etapta olmasada ileride bizi de kötü etkiler. O nedenle de bazı yazılar yazmıştık. Değinmek istediğim bazı önemli detaylar var aslında ama uygun bir gündem olursa ancak o kapsamda yazmak istiyorum. 
Şimdilik genel anlamda sorularınıza cevap vermeye çalıştık, daha yazacak çok detay var ama vakit yok. Uygun bir anda tekrar gündeme getirmeye çalışırız.


Umarım sorularınıza cevap bulmuşsunuzdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar için adres burası...