KIBRIS'daki Finansal Harp
21 Mart 2013http://www.haberborsa.com.tr/forum/benim-sayfam-53/deneme-tahtasi-6236-sayfa1618.html#post2806536
http://www.haberborsa.com.tr/forum/benim-sayfam-53/deneme-tahtasi-6236-sayfa1618.html#post2806869
Piyasalarda Güney Kıbrıs belirsizliği devam ediyor. Dün kapanış değerlendirmesinde G.Kıbrıs bankalarının açılışını birkez daha erteleyebileceklerini ifade etmiştik, ki nitekim de öyle oldu, belli bir anlaşma gelmeyince bugün açılacağı söylenen bankalar haftaya Salı gününe kadar kapalı kalacağı duyuruldu akşam saatlerinde. G.Kıbrıs hükümeti krizi çözmek için zaman kazanma derdinde, olası bir halk isyanından çekiniyorlar fakat AMB den de para alabilmek için orta yol bulmaya çalışıyorlar ki halk bankalara hücum edip para çekme kuyruğuna girdiklerinde durum kriz ortamına dönmesin diye.
Makro Gerçekler yazılarında zaten aylar önce Akdeniz havzasında döndürülen olayları ve finansal harbin arka planındakileri aktarmaya çalışmıştık. Finansal harp ile Akdenize kıyısı olan Avrupa ülkeleri önce para krizine sokuldu ki istedikleri gibi bir dizaynı şekillendirirken para kıskacında dilediklerince boyun eğdirebilsinler paraya yön verenler. Nitekim Yunanistan'ın hali ortada, adalar dahil satıp kaynak bulma derdindeler. Bu işin ilk oluşumunda milyonlarca euro değerindeki Yunan tahvilini toplayan başta Sarkozy hükumeti ile Fransa ve Almanya krizin bu boyutlara tırmandıktan sonra Yunan havzalarında söz sahibi olacağının planlarını zaten yapmıştı. Yunanistan'ın borcuna karşılık bazı tavizlere zorluyorlar malum artık. İflasına da bu yüzden izin vermiyorlar, iflas etmesine izin verdiklerinde ellerindeki tahviller sadece kâğıt parçası olacak sonuçta. Bu sayede de karşılıksız para basma bahanesini oluşturup AMB nin piyasaya bolca para sürmesine öncülük ediyorlar. AMB kime ait? daha önceki yazılarda zaten detaylarını anlatmıştık. Alan memnun veren memnun. Yunanistan dize getirildi sonuç olarak ve borç ödeme planları kabul ettirildi. Sıranın G.Kıbrıs'a geleceği zaten belliydi. Şimdi hem Yunanistan üzerinden hem de G.Kıbrıs hükümeti üzerinden oluşan para krizini körükleyip halkı isyana götürecek tavizler istiyorlar hükümetten. İşte finansal harp bu. Hükümetler halklarını karşılarına almak pahasına eli mecbur bırakılıyor küresel bankerlerin istediklerini yapmaya. Sonuçta hiçbirşeyden habersiz halk parasının gittiğine mi yansın? Ülkesinin peşkeş çekildiğine mi?
Şu aşamada G.Kıbrıs pek çok doğal kaynak zengini ülkenin ve milyarderin kara para aklama cenneti. Bunda da başı Ruslar çekiyor. 30 milyar euro üzerinde bir mevduata sahip oldukları tahmin ediliyor. Bu paradan vergi kesilerek AMB ye teminat verilmesi demek borcu hem G.Kıbrıs halkının hem de Rus para babalarının ödemesi demek. Dolayısıyla meşhur bankerler bir taşla iki-üç kuş vurma derdindeler.
Bir yandan Kıbrıs havzasındaki Akdeniz derinliklerinde potansiyel doğalgaz rezervlerinde söz sahibi olmak yönünde hem de Akdenizi stratejik kontrol altına alma noktasında bir üs oluşturmak için G.Kıbrıs'ı tavize zorluyorlar. Dolayısıyla Rusların Akdenize inme planlarını da karşı hamle olarak adım atma derdindeler. Şu aşamada durum Rusların Suriye'den sonra burada da bir cephe olmasına doğru ilerliyor. Güney Kıbrıs maliye bakanı Putin'den sert bir tavır görünce şimdi yeni bir anlaşmanın hazırlanmasında Ruslardan da görüş almak için Kremlin'e gitti. Şu anda artık Ruslar da devrede. Avrupa'nın mevduatlardan vergi adı altında kesinti teklifi geçmedi. Şimdi Ruslar kendi çıkarlarına uyacak bir planın teklifini ortaklaşa hazırlıyor G.Kıbrıs ile. Ruslar Akdenizdeki doğalgaz rezervine yönelik stratejik hamleler atma derdinde. Bakalım ortaya nasıl bir yeni teklif çıkacak, G.Kıbrıs olayı bir anlamda artık Rus ve Avrupa satrancına dönmek üzere.
İşte bu aşamada Türkiye'nin söylenecek sözü olmalı. Sürekli Kıbrıs meselesi yüzünden dışlanan bir ülke olarak Kuzey Kıbrıs'da hak iddia ediyorsak önümüze tarihi bir fırsat gelmiş yetkililer neyi bekliyor? Burada Rusya'nın yaptığı hamle kadar bile girişimimiz yok dikkat ederseniz. Şu anda tek derdimiz içerideki Nevruz bildirgesi niyeyse. Büyük devlet olacaksan bu stratejik detayları kaçırmayacaksın. Tamam IMF'e borcumuz bitiyor diye reklam yapılıyor da küresel bankerlerin soygun tezgahı olan IMF'e borç vererek ortak olmak neyin nesi? Biz de mi kürsel soyguncuların himayesinde hortumlamaya devam etmeleri için IMF'e borç vereceğiz? Al işte sana tarihi fırsat. IMF'e vereceğin parayı bu şartlarda çıkart Güney Kıbrıs'ın önüne pazarlık masasına koy, koy ki sözün olsun Akdeniz Doğalgazında. En azından Kıbrıs çözüm sürecinde elimizi güçlendirecek bir hamlemiz olsun.
İç gündem şu anda herşeyi baskılamış durumda. Belkide sözde barış süreci bu gibi küresel gelişmeleri baskılamak adına özellikle bu tarihe sıkıştırıldı bilemiyoruz. Bankerler Akdenizi ele geçirme kumpasını itina ile sürdürürken biz halen içeride boğuşmaya devam ediyoruz herzamanki gibi...
PAPA SEÇİMİ ARDINDAN
Bunun yanında bir de papa seçimlerindeki gündeme değinelim tekrar;
Papa XVI. Benedicktus'un görevini bırakma isteği ardından arkasındaki gerekçeleri ve olası seçilecek papanın seçilme kapsamını bu yazının içinde (Makro Gerçekler - Papa) değinmiştik. Beklentimiz Afrika kökenli zenci bir modeldi bu yazı içinde fakat Latin kökenli cizvit bir papa seçildi. Yaşlılık sebebiyle görevinden istifa eden 16'ncı Benediktus'un ardından 76 !!! yaşındaki Kardinal Bergoglio seçildi ve Papa I. Francis adını aldı.
Papa I Francis 1300 yıl aradan sonra Avrupa dışından seçilen Amerika kıtasından çıkan ilk papa ve bu makama seçilen ilk cizvit. Bu kapsamdaki bir önceki yazıda paylaştığımız ana temalar aslında bu papa için de geçerli. Farklı kıtalara yönelen bir kilise politikası geçerliliğini koruyor. Bu ilk adımda Afrika olmadı fakat Güney Amerika aynı kapsamda stratejik hamleler için önemli. Venezuella lideri Chavez'in ölümü ardından bu yönde bir strateji daha öncelik kazandığını değerlendiriyorum şahsen. Sonuç olarak Güney Amerika ülkelerinin başında ABD'nin şimdiye kadar ambargo uyguladığı antiemperyalist liderler vardı. Hepsi de ne hikmetse yakın aralıklarla kanser illetiyle tek tek hayata veda etti. Yerlerine yeni liderler seçiliyor, seçilecek. Bu liderler acaba ne kadar antiemperyalist tutumu sürdürebilecek, ülkelerinin doğal kaynaklarını halkları için kullandırabilecek? Güney Amerikalı cizvit bir papa bu kapsamda küresel bankerlerin çıkarları için yine anahtar rolü üstlenecektir bu seçimin ardından. İşte bu anlamda belki de papa seçimi Chavez'in ölümünün ardından stratejik bir değişikliğe uğradı ve bu nedenle Güney Amerikalı bir papa seçilmiş oldu.
Bunun yanında ayrıca detaylara baktığımızda daha önce değindiğimiz stratejik detayları da kapsayan bir yanı yine var yeni papanın. Cizvit oluşuyla yine Afrika'ya hükmedebilecek konumda. Afrika coğrafyasında cizvit ağırlıklı örgütlenmenin varlığı bilinmekte. Bu yapılanmaya direkt hükmedebilecek bir konumda artık kilise, cizvit bir papayla. Bunun yanında İstanbul bölgesi sorumlusu Fener Rum Patriği Bartholomeos da papa yemin ayinine katıldı. Bu da önemli bir ayrıntı. Bugüne kadar bir patrik bundan 959 yıl önce papanın ayağına gitmiş, dolayısıyla bu da daha önceki yazıda belirttiğimiz İstanbul ayağının gözardı edilmediği ve dolaylı bağlantıların olacağının bir göstergesi.
Sonuç olarak bir önceki yazıda ana temasını çizdiğimiz yapılanma stratejisinin aynen işlediği bir papalık seçimi oldu. Bu aşamada Chavez'in ölüm haberi Güney Amerika odaklı bir hamleyi gündeme getirdi ve şu anda strateji öncelikli olarak Afrika olmaktan G.Amerika eksenine odaklanmış izlenimindeyiz.