MAKRO GERÇEKLER – GİRİŞ II


03 OCAK 2012 tarihinde HaberBorsa Deneme Tahtası başlığı altında yayımlanmıştır...




Geçtiğimiz hafta makro boyuttaki ekonomik dengelerden, kapital sistemin işleyişi hakkında bilinmeyen detaylardan, karşılıksız paranın nasıl oluşturulduğundan, FED in bilinmeyen yönlerinden, Dünya sermaye hanedanlarından, Rothschild ve Rackefeller lardan, BİS den, Arap baharı denen oyunun arkasındaki gerçeklerden bahsetmiştik...
http://www.haberborsa.com.tr/forum/showthread.php?t=6236&p=2542825&viewfull=1#post2542825 http://www.haberborsa.com.tr/forum/showthread.php?t=6236&p=2542931&viewfull=1#post2542931

Bugün bunun ayrıntılarına, sistemin tarihsel gelişimine, uluslararası düzeydeki yapılanmalara, uyguladıkları stratejilere değinmeye çalışalım istedim...

Geçtiğimiz değerlenirmelerde şu sözü alıntılayarak ortaya konan stratejiyi ifade etmeye çalışmıştık;
"Petrole hakim olursan devletlere, gıdaya hakim olursan halklara, paraya hakim olursan insanlığa hakim olursun"
Kapital sistem bu denklem üzerine paranın gücüne sahip olanlar tarafından yönlendiriliyor ve bu denklem üzerine geleceği kurgulanıyor... Kimdir bu paranın gücüne sahip olanlar? ABD mi? AB mi? Petrol zengini Araplar mı? Çin mi? Öncelikle bu gücü biraz gün yüzüne çıkartalım...

Geçtiğimiz yazılarda dünya hanedanlığından bahsetmiştik ve bazı isimleri araştırılması için ortaya koymuştuk. Rotschild ve Rackefeller aileleri... İlk başta bakıldığında nasıl olur, olsa olsa komplo teorisinden ibarettir denebilir. İlk başlarda benim için de böyleydi, fakat detaylara inip bütün parçaları birleştirdiğinizde hep aynı adrese çıktı tüm yollar... Kimdir bunlar? Geçtiğimiz hafta özellikle Pasha bazı kaynaklar sunarak bu aileler hakkında bazı bilgiler paylaştı. Bu yazılarda yazılanlar genel itibariyle ailenin tarihçesini zaten özetlemekte. Bu ailenin tarihi kökenlerine baktığımızda aslında Mısır kökenli oldukları görülecektir. Firavunun soyundan gelmektedirler. Zea kökenlidirler. Günümüzde Yahudi olarak adlandırılırlar ve Sionist olarak lanse edilirler. Aslında Sionistler İsrail kökenli Yahudileri işaret eden bir sıfattır. Bunlar Mısır kökenli Firavun ailesinden geldiklerinden kendilerini bu Yahudi Sionistlerden ayırmak gereksinimi duymuşlardır. Bunlar Zionisttirler. Bunlar zamanla aile kökenlerini Bavyera denen bölgeye taşımışlardır. Bavyera Avusturya-Macaristan-Almanya bölgesinin adıdır. Bu aile tarihi kökenlerinden itibaren 600 yıldır sermaye biriktirmişlerdir. Bu semayeyi tarihsel gelişim sürecinde yaşanan kanlı savaşlar döneminde krallıklara borçlar vererek, onlardan imtiyazlar kopartarak gün geçtikçe katlamışlardır (bununla ilgili bazı detayları geçtiğimiz hafta Pasha nın derlediği mesajın içinde bulabilirsiniz) Ellerindeki bu gücü daha etkin kullanmak için belli stratejiler izlemişlerdir. Bunların en başındaki ana fikir "kilise ile sermaye uzlaşırsa Avrupa'ya huzur gelir" düşüncesidir. Avrupa birliğinin esas temeli bu tarihi sürece dayanmaktadır. Haçlı seferleri hep bu sermaye güdümünde gerçekleştirilmiştir. Bu süreçlerde Kanuni Sultan Süleyman bu oyunları o dönemde farkettiği için Viyana kuşatmalarını yapmıştır. Bu kuşatmalardaki amaç Roma ile Bavyera bağını kopartmaktır. Bilindiği üzere Viyana Roma ile Bavyera bölgesinin arasında bir coğrafyadır. O dönemde Kanuni'nin planı kısmen işlemiştir. Rothschild hanedanlığı Osmanlı korkusundan İngiltere bölgesine yerleşmiştir. İlerleyen süreçte Osmanlı İmparatorluğundaki ayaklanmaları bu sermaye gücü kışkırtmıştır. Rotschild hanedanlığının Osmanlıya düşmanlığı bu dönemden başlamaktadır. İlerleyen süreçlerde gelişen olaylar ve Osmanlının zayıflaması ardından Dünya savaşları sürecine kadar bu hanedanlık elindeki para gücüyle savaşlar döneminde sıkıntılı süreçler yaşayan krallıklardan çeşitli imtiyazlar kopartmışlardır. Bunların en başında ülkelerin para basma yetkilerini almak vardır. İngiltere, Almanya bunlara birer örnektir. Zamanla bu yöntemlerle parayı hegemonyasına alan hanedanlık Dünya savaşlarına yön vermiş Hitler'i dilediği gibi kullanarak Avrupada söz sahibi olmuştur. Bunların hemşehrisi diyebileceğimiz Rockefller ailesi de (Rotshchild'lar kadar olmasa da büyük bir sermayeye sahiptiler) bu süreçte bu hanedanlığın sağ kolu olmuştur. İlerleyen yıllarda Avrupadaki sanayi devriminde savaşlar döneminde pek çok kaynağa, madene, sahaya hakim olduklarından bu sanayi devriminide kendi lehlerine tüm Avrupa kaynaklarını sömürerek ve sermayesine sermaye katarak büyümeye devam etmişlerdir. İlerleyen süreçte Avrupadaki sanayi devrimi sömürüsünden elde ettiklerini yeni coğrafyalara taşıma stratejisine girişmişler ve Amerika kıtasına sermayelerini kaydırmaya başlamışlardır, bu sürecin gelişiminde Rockefeller ailesini Amerika bölgesine gönderip kendileri Avrupa merkezini kontrol etmeye devam etmiştir. İşte 250 yıllık mazisi olan Amerikayı Amerika yapan bu sermaye gücüdür. Amerika'da saniyileşmeye öncülük edip ticareti bu iki aile hanedanlığı koordinesinde geliştirmiştir. Bankacılık sektörü tamamiyle bu hanedanlığın elinde bir düzen kurulmuştur. Amerika'da para basma yetkisini de bu hanedanlığın kontrolündeki bankalar gerçekleştiriyordu.Ayrıca 1972 de bu hanedanlığın başkan Nikson'a baskısıyla ABD parlementosundan altın karşılığında para basma zorunluluğu kaldırıldı ve karşılıksız para basmanın önü açılmış oldu. Bu düzeni kırmak isteyen Başkan Kennedy suikastla öldürüldü. Bu bankacılık sistemi zamanla Amerikan Federal sistemi hüviyetinde lanse edildi ve günümüzde halen FED Amerikan ulusunun zannedilmektedir fakat aslında ABD deki 12 FED, Avrupa FED, pek çok ülkenin Merkez Bankasının en azından belli oranı, IMF ve WorldBank hep bu hanedanlığın kontrolündedir. Bu hanedanlığın tarihten bu yana en büyük stratejisi bir ülkenin parasını basma hakkını elde etmek yönündedir, çünkü bir ülkenin para basma hakkını elde ettiğinizde o ülkenin bağımsızlığını büyük oranda kontrol edersiniz. Nitekim bunu Amerikada üstü örtülü bir düzen şeklinde kabul ettirmiş ve sürdürmektedir. ABD yi süper güç yapıp bu ülkenin parasını da dünya ticaret parası olarak kabul ettirmiştir. Dolayısıyla elinizdeki boş bir kağıt üzerine yeşil boyayı sürdüğünüzde dünyaca kabul gören bir değer oluveriyor. Dolayısıyla siz dünyadaki bütün varlıkların fiyatlarını direkt olarak kontrol edebilir bir hale geliyorsunuz. Eğer çok fazla basarsanız enflasyon oluyor, faizler artıyor, borçlanmalar artıyor....Sonra parayı piyasadan bir bahaneyle çektiğinizde herkes birbirine giriyor, kimse borçlarını döndüremez oluyor, sonra borçları ödemek üzere ülkeler de dahil ne var ne yok tüm varlıklarını satmaya başlıyor hem de hiç fiyatına, peki bunları kim alıyor? Tabi ki eli güçlü olan, paraya sahip olan....
Şu anda yaşadığımız olay bundan ibarettir... Herşeyin fiyatı oluşturulan algıyla ucuzlatılmaktadır, borçlarla, kredi kuruluşlarının not tehtidiyle, ülkelerdeki iç ayaklanmalarla bütün dengesi bozulan ülkeler varlıklarını bu hanedanların kontrolündeki şirketlere satmaktadırlar...Dolayısıyla bu hanedanlık elindeki boş kağıda sürdüğü yeşil boyayla bundan 12 ay önce 1.4TL ödediğiniz kağıt parçasının değerini 1.9 TL ye çıkartabiliyor, bizlerde daha 2.20 lere gidecekmiş herşeyi satalım dolar alalım diyoruz... Tabiki adamlar da bu algıyı kullanarak sizin ucuza sattığınız herşeyi aslında havadan oluşturulmuş boş kağıtlarla sizden satın alıyorlar. İşte bu nedenle dünya petrollerinin %30'u dünya kömür madenlerinin çok büyük bir kısmı, aynı şekilde çeşitli değerli madenlerin sahibi, doğalgaz yataklarının sahibi bu hanedanlıktır... Adamlar krizleri oluşturup bütün para varlıklarını gerçek varlıklarla değiştiriyorlar. Dolayısıyla her geçen gün her geçen krizde dünya varlıklarının tamamına sahip olmak üzere stratejilerine devam ediyorlar...
Hanedanlığın tarihsel gelişimini genel itibariyle böyle özetledikten sonra kurulu düzen üzerinden bazı detayları paylaşmaya çalışalım;

İşte Amerika'yı Amerika yapan bu sermaye gücüdür. Aslında Amerika bu hanedanlığın sadece bir paravanıdır. Bütün kurum ve kuruluşları bu hanedanlığın bağlı şirketlerinin çıkarlarını korumak üzere hizmet etmektedir. Dünya üzerindeki bütün tehditler, Ortadoğudaki gelişmeler, Kuzey Afrika'daki ayaklanmalar,11 Eylül saldırıları, El-kaideler, Bin-Ladinler bu bankerlerin çıkarları üzerine inşaa edilmektedir. Dünya kaynaklarını sömürmek üzere bu düzen Amerika'yı süper güç haline getirmiştir. Amerika'da bu sermayenin güdümünde varlığını sürdürmek üzere dünyanın jandarmalığını yapmaktadır. Amaç dünya enerji kaynaklarını bu hanedanlık hegemonyasına toplayıp tekel oluşturmaktır. Daha da ilerisi için tek dünya hanedanlığına geçiş için araçtır Amerika. İşte Yahudilere itaf edilmiş ama aslında Zionistlerin emeli olan kendilerini ayrıcalıklı ırk olarak görmesinin asıl temeli burada yatmaktadır ve bu emele ulaşmak üzere yapılanmalarını sürdürmektedirler. Pek çok kaynakta Rothschild hanedanı için dünya varlıklarının yarısına sahip oldukları yazmaktadır. Nasıl bu servete kavuştuklarını kısaca böyle özetleyerek gün yüzüne çıkartmış olalım. 

Yazı içerisinde hanedanlığın esas stratejilerinin ülkelerin paralarını basma hakkına sahip olmaktan geçtiğini ifade etmiştik. Bunu az önce ifade ettiğimiz gibi ABD FED üzerinden zaten dünya geneli için gerçekleştirmektedirler. İngiltere ve Almanya bankalarını da dünya savaşları sırasında zaten ele geçirmiş olduklarını ifade etmiştik, dolayısıyla Avrupa FED de bu hanedanlığın kontrolünedir. Yakın tarihe baktığımızda Kuzey Afrika ülkeleri Merkez bankalarının belli oranlarını satın almak üzere Rothschild ailesinin fertlerinin tekliflerde bulunduklarını kaynaklardan bulabilirsiniz. Örnek olarak Mısır'ın %15 hissesini devraldıktan sonra Mısır kralının entrikalarla devrildiğini kayıtlarda bulmak mümkün. Ayrıca TC Merkez Bankası için de önemli bir detayı ifade etmek bazı şeylere dikkat çekmeyi sağlayacaktır. Elinizdeki banknotlara baktığınızda bir detayı farketeceksinizdir. Paranın üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez bankası yazmaz.... Peki ne yazıyor? Türkiye Cumhuriyet Merkez bankası... İlginç değil mi? 1947-1948 yıllarında çıkartılan bir kanunla bizim merkez bankasının %15 inin İngiliz Bankalarına devredildiğini biliyor muydunuz?
Bu gibi zaman içinde oluşturulan krizlerle ve stratejilerle dünya bankacılık sistemini kontrolleri altına almaya devam ediyorlar. Dolayısıyla dünya finans politikalarını hep kendi çıkarlarına göre dilediklerince yönetmeyi başarıyorlar. İşte bu yapılanmayla FED in başındaki Bernanke, IMF başındaki Lagarde, AMB başındaki Claude Trichet, Mario Draghi hep bu hanedanlığın güdümünde konuşmaktadır. Aksine hareket edenleri de Strahuss Kahnn gibi basit bir tecavüz komplosuyla görevden almaktadır. 
Bunu nasıl yapmaktadır derseniz? Geçtiğimiz yazımızda The Bank of International Settlements dan bahsetmiştik. BIS denen yapı uluslararası varlıklar bankası adı altında olsa bile dünyayı finans anlamında yöneten, stratejilerin üretildiği bir karargahtır. Merkezi İsviçrenin Basel kentinde Alplerin zirvesindedir. Şu anda bu bankanın başkanı kim dersiniz? Avrupa Merkez Bankasından geçen yıl emekli olan Trichet... Sizce de manidar değil mi? Burada Rothschild ve Rackefeller liderliğinde bu hanedanlığa bağlı sadece 48 üyenin katılabildiği gizli toplantılar yapılmaktadır. Bu toplantılara kimler katılabiliyor dersiniz? Clinton, Kissinger, Buffett, Gates, Soros, Albright vs. vs... BIS bu hanedanlığın çıkarlarına yönelik kararların alındığı bir karargahtır. Bu karargahın yayımladığı BASEL kriterleri fazlar halinde dünyayı tekelleştirmeye götürmektedir. Bu konuyu burada detaylandırmadan bir ev ödevi verelim okuyanlara. BASEL-I BASEL-II BASEL-III nedir neyi hedeflemektedir? sorusunun cevabını arayanlar pek çok detayı bulacaklardır zaten.
Bunun yanında devrimiz son krizle neredeyse Raiting Kuruluşlarının hegemonyasında bir bir devir oldu. Ülkeler not tehtidi ile korkutulur oldu. Kırılan notlarla piyasalar biranda altüst edilir oldu. İşte bu şirketlerin de BIS ile organik bağı olduğunu akıldan çıkarmayınız...

Bankacılık sektöründe dünya genelindeki bu yapılanmanın haricinde bu hanedanlık dünya enerji kaynaklarını büyük oranda kontrolünde bulunmaktadır ve buna yönelik olarak stratejik hamleler ve ortaklıklar yapmaktadır. Arap yarımadasındaki petrol rezervi ve buradaki Amerikan sömürgesini zaten herkes biliyor. Bunun yanında Irak petrolleri de bu gücün kontrolünde artık malumunuz. Görünürde Amerika olarak konuştuğumuz aslında bu hanedanlığın kontrolündeki petrol şirketlerinden başkası değil. Bu sömürüye jandarmalık eden ABD sadece bu kârdan vergilerle nemalanıyor o kadar. Asıl aslan payı tabi ki hanedanlığa ait. Bunlar Arapları kontrollerine almışlar ülkenin petrollerini çıkartıp belli oran karşılığında bir kısmını Arap şeyhlerine veriyorlar, aslında Arap şeyhleri ve kralı da kazanılan parayı ABD bankalarında dolayısıyla hanedanlığın bankalarında tutarken onlar yiyip içip eğlenirken hanedanlık hem petrol fiyatlarını dilediği gibi kontrol ediyor, hem de parasına para katmaya devam ediyor. Arabistanda çıkan petrolün varil başına maliyetinin 1.67 dolar olduğunu biliyomuydunuz? Peki günümüzde oluşturulan spekülasyonlarla ülkeler varil başına kaç dolar ödüyorlar? Malum Libya kaddafi olayları sırasında petrolü 135$ a kadar tırmandırdılar. Olan kime oldu? Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkelere. Bizde şimdi cari açık diye kıvranıp duruyoruz, bütün piyasalar bu spekülasyonla allak bullak ve pek çok kişi koyduğu parasını bu suni oyunların sonucunda zararına satıp altın aldı, dolar aldı vs. vs.... Bu zararına satılanlar kimin cebinde????
Dünya petrol rezervinin %30 una sahip bu hanedanlık peki bu ranttan vazgeçmek ister mi? Başka ülkelere nükleer teknoloji ile enerji üretmesine izin verir mi? Peki Amerikanın İran'a Çin'e Japonya'ya yaptığı nükleer baskı şimdi bu açıklamalardan sonra daha berrak değil mi? Nükleer enerjiye izin vermek bu hanedanlığın onayındadır, aksi takdirde pek çok dış baskıyla ve hatta Greenpeace cilerle karşıkarşıya kalabilirsiniz. Nükleer enerjiyi de bu hanedanlığın kontrolündeki şirketlerden satın alabilirsiniz ancak. Yoksa bunca petrolü kime satacaklar? Aynı paralelde elektrikli araba teknolojisi neden geliştirilmiyor? Elektirikli arabaların teknolojileri şimdiden geliştirilirse bu petrolü 100$ dan kime satacaklar??? Bu teknolojinin gelişimi için önce kendileri kaynaklara sahip olmalılar....İşte bu yüzden lityum madeni gelecekte önem arzedecektir. Dünyanın en büyük lityum madenleri Bolivya'da dır. Bu IPAD ler Cep telefonları, laptoplar, elektirikli arabalar popüler olmadan önce Bolivya hep esrar-kokain ticaretiyle anılırdı, bu ticaretler de bu hanedanlığın kontrolünde yapılırdı. Şimdilerde Bolivya'da bu karmaşıklıklar birden kesildi. Neden? Lityumun değeri arttı ve bankerler artık karışıklık istemiyorlar... Peki en büyük 2. lityum rezervi nerede? Afganistan desek?
Bunun haricinde Çin'de neden maliyetler düşük? İşçi çok? Peki başka? Enerji ucuz. Neden? Çok geniş kömür madenleri var ve termik enerji kullanıyorlar...Peki Çindeki tüm kömür madenleri kime ait? Natan Rotshchild desek??? İşte havadan üretilen dolarlar zamanında bu gibi varlıkları satın almak için kullanılmıştır ve kullanılmaya devam edilmektedir.
Dünya genelinde hanedanlık lehine tekeli oluşturmak adına çeşitli stratejiler oluşturulmaktadır. Bunların başında dönem dönem yaşadığımız krizler vardır. Şu anda içinde olduğumuz sürecin genel çerçevesini bu yazdıklarımızla farkındalık oluşturmak adına genel hatlarıyla anlatmaya çalıştık. Bu finansal oyunlar aslında günümüzün harp çeşididir. Ülkelerin savunması anlamında herkes Kara-Deniz-Hava kuvvetlerini bilir. Fakat ABD de 1990 larda CyberForce denilen bilgisayar sistemlerine yönelik olarak Sanal Kuvvetler adında bir kuvvet daha kurulmuştur, bu sayede internet trafiği üzerinden her gün matbu olarak 10 kamyon hacminde istihbarati döküman elde edilmektedir. Malesef bu ülkemizde yeni yeni gündeme gelmeye başladı. Şimdilerde ise ABD başta olmak üzere İsrail gibi ülkelerde Finansal Harp Kuvvetleri oluşturulmuştur. Şu anda içinde bulunduğumuz finansal harp ABD de finans alanında akademik eğitim görmüş bir general tarafından yürütülmektedir. Ülkelerin iflas ettirilmesi projesi bunlara aittir. Bu iflaslar tamamiyle hanedanlık güdümündeki bankerlerin çıkarına yürütülmektedir. Daha önceki yazımızda da değindiğimiz gibi Arap baharı halkların refahı demokrasi için değil, diktatörlerin parasına el koymak için ve diktatör rejimlerinin bulunduğu coğrafyalar banker cehennemi olduğu için yapılmaktadır. Mısır Libya Cezayir liderlerinin el konulan parası 4 trilyon dolara yakın bir tutardır. Tabi ki bu süreçte bu coğrafyada kullanılan silahların, uçakların mühimmatları tamamiyle NATO silah marketinde silah lobisinin çıkarınadır. Şimdilerde Araplara satılan 70 Amerikan uçağının vb. lerinin parası ABD nin batmış ekonomisini canlandırmak içindir.
ABD de bu hanedanlığın çıkarlarına yönelik üretilen türev piyasalarda havadan oluşturulan dolarlar ile sanal kaldıraçlı işlem kazançları ABD ekonomisini felç etmiştir. Tamamiyle hanedanlık sisteminin ürettiği bu kaldıraç sistemli türev piyasa yatırım araçları 1 koyup 10 almaya yönelik soygun tezgahıdır ve bu kumarı oynatan kazanmıştır. Şimdilerde domino etkisiyle yıkılan bir sistemin enkazında boğulan bir Amerika gerçeği vardır. Varmaya çalıştığımız nokta, Amerikayı Amerika yapan güçler artık başka limanlara yelken açmaya başlamış durumdalar. Sermayenin vatanı yoktur derler (BASEL II-Sermayenin serbest dolaşımı). Çeşitli stratejik ortaklıklarla Rusya-Çin-Ortadoğu bölgesine ağırlık vermeye başladılar. Son olarak ExxonMobile Rusya ile geleceğin enerji akışını kontrol edecek çok büyük bir petrol-doğalgaz anlaşması yaptı. Çin ile stratejik ortaklıklar artırılmaya devam ediyor. Hint Okyanusu ve Atlantik okyanusunda bulunan enerji kaynaklarının hakimiyeti için büyük stratejiler dönmeye başladı...Bunlar hep bu bölgelerin sıcak kalmasına neden olacaktır.

İşte bu anlatmaya çalıştığımız çerçevede biz elimizden geldiğince, görebildiğimiz ölçüde paranın gücüne sahip olanların aklından geçenleri çözmeye, paranın akışını takip etmeye çalışıyoruz. Bu sayfalara gözü takılanlara büyük resmin sınırlarını çizmeye o pencereden bakış açısını ufkumuzu genişletebildiğimiz ölçüde göstermeye çalışıyoruz.
Dönen büyük oyun karşılıksız basılan paranın değerini yükseltip, şişirilmiş dolarla krizde kim neyini satıyorsa almak üzerine kurulu bir oyundur. Siz zararına satmadığınız sürece fiyatların tekrar olması gereken değerlere döndüğünü zaten göreceksiniz. Zaten bize gösterilenler sadece madalyonun önündekiler, sahnede ne oynanıyorsa bize algılatılan sadece bu kısmı. Bu sahnelenen oyunlarla ülkelerin varlıklarını, ülke insanının birikimlerini soyuyorlar farkında olmadan. Bizim amacımız en başta ülke çıkarları, ülkemiz insanının çıkarlarıdır. Bu sayfalarda bunca emek harcarken kurulu düzenin, mikro boyuttaki oyunların içinde kaybolan bir birey değil, makro boyutta gerçekleri çözmeye çalışan bir beyin olmaya çalışıyoruz. Unutmayın göz olanı, beyin olacağı görür...

1 yorum:

  1. Mutlaka okunması gereken bir yazı. Dünyadaki krizlerin sebepleri bu yazıyı okuduktan sonra çok daha iyi anlaşılıyor.

    YanıtlaSil

Yorumlar için adres burası...